2014 Yerel Seçiminde Sandık Müşahidi olan bir Oy ve Ötesi gönüllüsünün Güncesi

Oy ve Ötesi gönüllüsü olarak Beyoğlu- Piyalepaşa’daki İTO Kadınlar Çeşmesi İlköğretim Okulunda sandık müşahitliği yaptım. Gün boyunca tuttuğum günceyi ve bazı değerlendirmelerimi paylaşıyorum…
Giriş:
Sabah 06:00’da Cihangir’in Füruzağa Camii’nin yanında okul grubumuzun bazı üyeleri olarak buluştuk, ben gönüllü arkadaşımız Nilay’ın arabasında 2 başka arkadaşla da birlikte görev yerimize gittim. Okulun önünde tüm okul grubumuz olarak toplantık, son bir ‘strateji belirleme’ ve motivasyon sohbetinden sonra adeta ormana salınan gerila askerler gibi kendi katımızı, odamızı ve sandığımızı bulduk. Ortamdaki heyecan elle tutulur cinstendi neredeyse. Ben de aslında biraz korkarak ama bu yepyeni görev duygusu içinde kendi sandığıma doğru yol aldım. Odada  yavaş yavaş tüm Sandık Kurulu ve müşahitler olarak toplandık.
– Benden başka 2 müşahit daha var: HDP’li olduğunu daha sonra öğrendiğim genç bir kadın, ve AKP’li olduğunu daha sonra öğrendiğim genç bir adam. Bu çocuklarla gün boyu ara ara kısa sohbetlerimiz oldu. (HDPli arkadaşımız Diyarbakır’dan ikametgahını buraya aldıramadığı ve son dakikada partisi tarafından bu seferberliğe çağrıldığı için oy veremiyormuş. Ama çok içinde kaldı.. Ben de gelecek seçimde hem oy verir hem aday olursunuz dedim!)
– Sandık Kurulu: 1 başkan + 1 memur + 5 partili üye (AKP, CHP, MHP, BBP, SP) Parti üyeleri ile de göz teması ve gülümsemeler şeklinde hafif bir iletişim modu kurduk. Sadece AK Partili üye pek göz temasına gelmedi. O da akşama doğru yapılan esprilerin bazılarına gülmeye başladı.)
– Zarflar ve pusulalar sayıldı.
– And içmeyecek miyiz diye sordum, yaparız birazdan dedi Sandık Başkanı (SB) (ama hiç sıra gelmedi; bir ara ben yine sordum, ama fazla üstelemiş gibi oldum, peşini bıraktım.. SB de bana ‘oraya takıldınız galiba’ dedi..)
– Aynı köşeye mühürleyecek miyiz diye sordum, zaten öyle olması gerekecek dedi SB, ve aşağı yukarı aynı yere mühür basıldı.
– Seçmen listesini kapıya bantlayamadık, ipinden kapı köşesine asıldı. Ara ara yerinden çıktı ama geri kondu.
– CHP üyesi zayıf bir varlık gösterdi, konuşması da biraz sorunluydu (dedilerini sık sık anlayamayıp tekrarlatmak zorunda kaldım), iletişim ve ortamı etkileme yeteneği düşüktü.
– Seçmen imza listesi ortaya çıkarıldı.
– Oy pusulaları sayım ve mühürlemesi eş zamanlı yapıldı.
– 1 tane mavi pusula kenara kondu (bulaşma olmuş).
– Polis geldi, telefon numarası bıraktı.
– Sandık Kurulu en son oy verecekmiş.
– Oy verme başladı. (Zarf mühürleme sürüyor.)
– Memur Gül hanım listeden kontrol ediyor. Kendisi bayağı sıkı bir memur, iyi yaptı işini. (SB benim de iyi bir müşahit olduğumu söyledi sonra..)
– Bir ‘görevli’ olduğunu söyleyen adam geldi, oy veriyor. (Sonra onun kim olduğunu sordum, görevli yoktu dediler, ben mi yanlış algıladım acaba..)
– Oy verenlerin çetelesini tutmaya başladım. 320 oy, 9 saatte verilecekse, saatte 36 oy verilmesi gerek. Biz ilk saatleri saatte 15-20 oy hızla geçirdik. (Ama sonra yaşlılar azalınca ve 2. kabin de gelince hızlandı.) Çetele tutmam herkesin ilgisini çekti, gelip soru sorup şakalaştılar. İyi ‘buz kırıcı’ oldu..
– Telefonla kabine giren biri oldu, telefonu çaldığı için anladık, ‘masada kalsın’ şeklinde uyarıldı.
– Bütün yaşlı ve engellilere öncelik veriliyor. O yüzden ilk başlarda çok yavaş ilerledik. Bunun sonucunda yığılmalar başladı. Gün içinde 2-3  kez gerginleşen bir ortam ve yükseks sesli söylenmeler/ münakaşalar oldu, ancak sandık üyelerinin ve bekleyen bazı seçmenlerin yardımıyla yatıştırıldı.
– Bir muhtar adayı geldi (büyükşehir adayı edasıyla odada dolaştı.. ), herkese selam verdi. Giderken ‘desteklerinizi bekliyorum’ dedi.
– Oy vermiş bir amca hala burada oturuyor. (Gün içinde boş sıraları düzenleyip birçok seçmenin odada bizimle oturmasına imkan sağladık..)
– Mühürlerden birisi arıza yaptı, 2.si kullanılmaya başladı.
– Arada bir muhtarlık listeleri getiriyorlar.
– Genel olarak sempatik, neşeli bir hava var.
– Bir seçmen daha önce kaleme itiraz etmişti, ama SB hep aynı kalemle imza mecburi dedi. Seçmen öyle oy vermeyi kabul etmek zorunda kaldı.
– Grubumuzdan Ece’ye fazla Oy Sayma Çizelgesi verdim (sabah getirdiğim fazla kopyaları da 3 arkadaşa dağıtmıştım)
– 10’da oy vermeye gidiyoruz (gruptan Nilay ve Berna ile önceden öyle anlaşmıştık)
– 11:20’de döndük. (Piyalepaşa’dan çıkıp Cihangir’e gidince oradaki ortamın göreli refahı ve ‘şımarık’lığı gözüme battı!..)
– Benim gittiğim süre içindeki oyları kaçırmasaydım diye sandık üyelerinden yorumlar oldu. Ben de ortalama hıza dayalı bir tahmin yapıp 1.5 saat için bir 40 oy daha ekledim, sayıma öyle devam ettim. (Gün ilerledikçe sıkılanlar kaç oy oldu diye benden kontrol etmeye başladı.. ben de ara ara dönüm noktası sayıları ilan ettim, eğlence olsun diye, örn. “son 100 oy!”)
– Aylin Kotil geldi! Hemen tanımadım, orada olmasını beklemiyordum, sonra birden tanıyınca oldukça heyecanlandım, ben de ayağa kalkıp karşıladım. Sonra bu sevinçli halimi biraz nötralize etmeye çalıştım..
– CHP öğle yemeği getirdi (sonra AKP ve HDP de bıraktı, ara ara su ikramları oldu) (her partinin yemek paketi bile karakterlerine uyuyor!)
– Turuncu ip AKP imiş. Daha önce önlerinden kaldırmaları uyarısı gelmişti. Kazaklarının içine soktular ama hala ucu görünüyor.
– Seçmenler odaya taşıp duruyor. Sonunda SB oda girişinin biraz içerisine okul sırasından set yaptı.
– Bir seçmenin yanlış mühürleme nedeniyle yanan pusulası ile ilgili bir sorun çıktı. SB araştırdı ve kesinlikle yeni pusula verilemeyeceğini bildirdi. (Gerçi kadının zarfını sandığa atmasına izin verildi, sanırım gitsin diye, sonra geçersiz sayılanlardan biri olmuştur)
– Ahmet Misbah Demircan geldi. Kotil kadar oda içindekilerle yakından kaynaşmadı, girişten selam verip gitti. Oy ve Ötesi Kadınlar Çeşmesi için oluşturduğumuz Whatsapp mesaj grubumuzda gün boyu birbirimize güncellemeler yaptık. Kotil ve Demircan’ın ziyaretleri de bildirildi tabi. Kaçınılmaz olarak “yayında mıyız? :))” esprileri yapıldı.. Ben de yüzümde beliren sırıtışı zaptetmek için uğraştım, SB farketti ama ve merakı da uyandı..
– Whatsapp mesaj grubumuzdan hile bildirimleri gelmeye başladı.
– Bizde çok fazla refakatçi durumu oluyor. İkişer ikişer oy veren akrabalar. SB anlayış gösteriyor. Mükerrer refakatçi yok.
– Oyları İlçe Seçim Kuruluna götürme konusunda SB yalnız gitsem yeter dedi, parti üyeleri (CHPli dahil) evet gerek yok bize dedi. Ben de yasanın 107. maddesini gösterip gitmeleri gerek dedim. SB değişmiş demek ki dedi.
– Okuma – yazma bilmeyen 2-3 kişi geldi gün içinde.
– CHPli üyeye tutanak için karbon kağıt verdim, benim için de yazar mısınız diye. Pek net bir tepki vermedi ama kağıdı aldı. CHPli üye olduğu için müşahite vermeye gerek yok dendi. Ben ‘amirime rapor etmem gerek, lütfen alayım yine de’ dedim. (Ve sonra alabildim ve okul sorumlum Bahar’a teslim ettim.)
– Saadet Partisi başkan adayı geldi (Mustafa Akaya). Kim olduğunu SPli üyemizden öğrendim.
– Sayıma 5’te başlandı. O saatten sonra gelen olmadı. Ben çetelemde 275 oy veren kaydetmiştim, 285 çıktı..
– Kullanılmayan pusulalar ayrıldı.
– Sandıklar açılıyor.
– Zarflar üst üste düzleştiriliyor.
– Zarf sayısı tuttu.
– Pusulalar açılıyor, renklerine göre ayrılıyor.
– Mola verdik. 5 dk.
– Saydık! Odaya 7-8 müşahit daha geldi. Odada sahne-seyirci düzenine benzer, sandık kurulu masası-müşahitler tribünü oluşturduk. Sayımda bir sorun çıkmadı. Bu sandıkta CHP açık ara öndeydi. Şaşırıp sevindim içimden..
– Ben de kendi çetelelerimi tuttum, önce pusulalar için, sonra muhtarlık için. (Daha sonra benim çeteleler tutanakları hazırlarken sandık kuruluna ve gelip benden rakamları almak isteyen 2-3 gence yardımcı oldu. Üçüne de SB’den imza ve mühür aldım. Ama sonra bunlar bende kaldı, ayrıca toplu bir tutanak kopyası hazırlayınca onu verdim Oy ve Ötesi sorumluma).
– Sayımdan sonra tutanak kısmında önce muhtarlığa sıra verdik. Muhtar adaylarından birinin kızı müşahitti ve o rica etti. Çok uzun sürdü, biraz sabırsızlığa neden oldu.
– Pusula sayımı çok yavaş oldu, ama sağlam oldu. Gece 1’e doğru bitti ancak, bütün çuval hazırlama işleri. Tutanakların kopyaları tüm üyelere dağıtılınca üyeler gitti. SB’ye (Taylan bey) çuval tesliminde refakat etmek için ben ve Saadet’li genç adam (Numan bey) kaldık. Herkesle giderken tokalaşıp vedalaştık.
– Bu arada başka parti görevlileri de girip çıktı odaya, yorumlar ve tavsiyelerde bulunarak. CHPlilerden, gezdikleri 18 sandıkta bizimki ile beraber 4 sandığın CHP lehine sonuç verdiğini öğrendim.
– Tutanakların kopyalarından birer tane daha üretip kapıya asılmasında ben ısrar ettim, işi ben yaptım.
– Çuvalları teslim için bizim okula ayrılmış 2 otobüsten bekleyen 2.sine bindik. Tıklım tıklımdı ve içeride bekleyenlerin bıkkın ve gergin halleriyle karşılaştık binince. Zar zor otobüs kalktı, gitti. Daha çok otobüs verilebilirdi!
– Kasımpaşa’da Ahmet Emin Yalman ilkokuluna geldik. Ana baba günü! Mülteci kampı gibi! Doğru dürüst düzen var mı belli olmuyor! Hava soğuk! Herkes yorgun ve gergin.. Bu esnada Sandık Başkanım Taylan beyle (ki onunla ahbap olmuştuk artık) ortalıktan kaybolan diğer üyemiz Numan beyi aradık, ama sonunda vazgeçtik. Benim de kalmamın anlamı var mı diye bina sorumlum Bahar’dan öğrenmeye çalıştım. Bahar beni oradaki bir görevli arkadaşa yönlendirdi, o da avukatları aradı, gerekli olmadığını söyledi. Yine de SB’mı yalnız bırakmaya çekindim. Bahar’ı bir daha aradım, o da Oy ve Ötesi’nin daha üst düzey sorumlularından birini yönlendirdi bana, oradan benim yeni tutanak tutmak gerekirse o tutanağı imzalama yetkim olmadığını ve o yüzden kalmamın gerekmediğini söyledi. Bu süreçte Oy ve Ötesi’nden Gizem’le karşılaşıp tanıştık; o da benim gibi evine dönmek istedi. Biz de izinlerimizi isteyip Cihangir’deki evlerimize döndük.. SB’mla sabah haberleştik, öğlen 1’de anca çuvalı teslim edebilmiş!!!… Ve meğerse bu daha bu seçim serüveninin başlangıcı bile sayılırmış!….

Sonsöz:
Çok ilginç ve öğretici, zenginleştirici bir deneyimdi. Benimki şanslı bir sandıktı, ama ‘acil avukat’ çağrılarını aldığım grup arkadaşlarım adına endişelendim tabi. Sandık Kurulumdaki barışçıl ve uyumlu ortam keşke her sandıkta yaşanabilseydi. Birlikte daha güzel günler görmemiz dileğiyle Oy ve Ötesi’ne bu fırsatı sağladığı müteşekkirim. Şimdi grup olarak hala iletişimdeyiz, yapılan usulsüzlük, itiraz  ve yeniden sayım haberlerini birlikte takip edip, siyasi değerlendirmelerimizin bir kısmını birlikte yapıyoruz. Kadınlar Çeşmesi ve Ötesi Facebook grubunu da kurduk, sosyal buluşmalara da başladık. Heyecanımızı bir sonraki seçime hazırlık ve daha kalıcı bir yapıya dönüştürmeyi düşünüyoruz. Hemen hemen her birbirimizin zaten sosyal sorumluluk projeleri olan veya bu konuda aktif bireyler olduğunu anladık. Ben de sık sık hissettiğim ‘fazla eğitimli azınlıktan olmanın yalnızlığını’ duygusunun eğitim seanslarından itibaren kaybolduğu, gayet ‘ortalama’ bir üyesi olmaktan mutlu olduğum bu kaliteli, dinamik, genç oluşumdan oldukça etkilendim. Hepimizin içini ‘yararlı olmanın’ verdiği gurur ve umut doldurdu. Bunun bize yeni ufuklar açacağını umuyorum!